NASREDDİN HOCA
NASREDDİN HOCA
Büyük halk düşünürü ve güldürü ustası.Orta Avrupa'dan Orta Asya'ya ,Orta Asya'dan Kuzey Afrika'ya dek Ünü bütün dünyaya yayılmış ve fıkraları birçok dillere çevrilmiştir.
Döneminde iki değişik sanat kaynağı vardır.Birisi içe dönük,din kökenli tasavvuf düşüncesi , öbürü umut ve iyimserliğe dayanan halk mizahı ve onun en büyük temsilcisi Nasrettin Hoca'dır.
Eldeki kaynaklara göre Hoca Sivrihisar’da doğmuştur.Babası köyün imamı Abdullah Hoca'dır.Okuma yazma,Arapça ve din bilgilerini önce babasından öğrenmiştir.Köy imamlığını başkasına devrederek Akşehir'e gelen Hoca buraya yerleşmiş ve burada vefat etmiştir.Türbesi de buradadır.Söylentilere göre Hoca Medresede okumuş,Arabistan'a gidip gelmiş ve bir süre de kadılık yapmıştır.Kuvvetli hayat görüşü XlV.yy.yaşamış çağdaşlarını ve sonrakileri de etkilemiştir.Yapılan haksızlık ve yanlışlıkları mizah diliyle eleştirirken insanları düşünmeye de sevketmiştir.
Hoca ile ilgili bir kaç fıkra:
Hoca'ya köyün gençleri takılır.
—Hocam senin evliya olduğunu söylüyorlar,madem öyle bize bir keramet göster de inanalım derler.Hoca da :
-Peki ne yapmamı istersiniz? diye sorunca karşıda duran ağacı çağırarak yanlarına getirmesini söylerler Hoca ağaca bakarak:
-Gel ey mübarek gel,der.fakat ne ağaç gelir nede bir şey.Hoca :
-Ağaç yürümezse Abdal yürür ,der ve ağaca doğru yürür.
—Hocam senin evliya olduğunu söylüyorlar,madem öyle bize bir keramet göster de inanalım derler.Hoca da :
-Peki ne yapmamı istersiniz? diye sorunca karşıda duran ağacı çağırarak yanlarına getirmesini söylerler Hoca ağaca bakarak:
-Gel ey mübarek gel,der.fakat ne ağaç gelir nede bir şey.Hoca :
-Ağaç yürümezse Abdal yürür ,der ve ağaca doğru yürür.
Hoca hamama gider tellaklar hoca ya bakmaz hep zenginlerle ilgilenirler ama Hoca aldırmaz bol bol bahşiş dağıtır ve yıkandıktan sonra çıkar gider.Aradan zaman geçer Hoca tekrar hamama gider fakat bu sefer tellaklar hoca ya çok büyük iltifat gösterirler,ama Hoca hiçbirine bahşiş vermez.Tellaklar dayanamaz ve biri sorar:
-Hocam geçen gelişinde seninle kimse ilgilenmemesine rağmen bol bol bahşiş dağıttın bu sefer sana bu kadar ihtimam göstermemize rağmen hiç bahşiş vermedin niçin? deyince Hoca:
-Hocam geçen gelişinde seninle kimse ilgilenmemesine rağmen bol bol bahşiş dağıttın bu sefer sana bu kadar ihtimam göstermemize rağmen hiç bahşiş vermedin niçin? deyince Hoca:
—O zamanki bahşişleri bunun yerine sayın,der
Hoca evde uyurken sokakta bir gürültü duyar kavga olduğunu düşünerek sırtına yorganı alır ve sokağa fırlar bir müddet sonra sesler kesilir Hoca eve döner ama hanımı bakar ki yorgan yok sorar:
-A be hoca yorgan nerde? deyince Hoca:
-Hanım kavga bizim yorgan yüzündenmiş,yorgan gitti kavga bitti.
-A be hoca yorgan nerde? deyince Hoca:
-Hanım kavga bizim yorgan yüzündenmiş,yorgan gitti kavga bitti.
Hoca pazara giderken oyun oynayan çocuklarla karşılaşır.Çocuklar Hocaya pazardan gelirken kendilerine birer düdük getirmelerini söyler.Çocukların arasından biride cebinden bir akçe çıkarır ve hocaya verir.Hoca pazardan döner yolunu gözleyen çocuklar etrafını sarar ve düdüklerini ister fakat Hoca cebinden sadece bir düdük çıkarır ve parayı veren çocuğa uzatır,diğer çocuklar da düdüklerini isteyince Hoca:
-E ne yapalım parayı veren düdüğü çalar
-E ne yapalım parayı veren düdüğü çalar
Konya kadısı kim gelirse gelsin hediyesiz iş görmezmiş.Günün birinde hoca'nın kadıya işi düşer.bir çömlek bal alıp yanına varır.işini gördürür.Kadı akşam bal çömleğine kaşığını daldırınca altı çamur çıkar.Hemen Hoca'ya bir adam gönderir.Adam:
—Hoca efendi Kadı seni çağırıyor ilamın bir yerinde bir arıza varmış onu düzeltecekmiş,der.Hoca kıs kıs güler ve :
—Hata İlam da değil bal çömleğinde bal çömleğinde
FİNCANCI KATIRLARI
Nasreddin hoca merhum, bir gün mezarlığa dolaşmaya gitmişti. Orada gezerken mezara benzer bir çukur görüp içine ölü gibi yattı. Hoca kendi kendine:
— Bakalım sorgu melekleri gelecekler mi? diye düşünmüştü.
Vakit hayli geçti, gece oldu, hoca hâlâ yatıyordu. Derken bir fincancı kervanı kabristanın yanındaki yoldan geçmeye başladı. Hoca, şakır şukur giden bu şey de neymiş diye başını çukurdan çıkarıp bakınca katırlar aniden karşılarında bir şeyin belirmesi ile ürktüler ve kaçışmaya başladılar. Katarlardaki bütün fincanlar kırılmış, hayvanlar biri birlerine girmişti.
Kervanın sahipleri hocayı yakaladılar ve ;
— Kimsin, in misin cin misin? Bu saatte ne işin var senin burada? diyerek sıkıştırmaya başladılar.
Hoca:
— Ben ölüyüm, aman etmeyin eylemeyin, dediyse de dinlemediler, güzel bir dayak attılar.
Başı - gözü kan içinde kalan hoca eve gece geç vakit geldi. Karısı kapıyı açtığında şaşırmıştı:
— Hoca bu hâl ne? diye sordu. Hoca:
— Öldüm, mezardan geliyorum. Başıma bu hâl ondan geldi, dedi. Hocanın hanımı, saf saf:
— Hocam öbür dünyada ne var? ne yok? diye sorunca hoca şu cevabı verdi:
— Fincancı katırlarını ürkütmezsen hiç bir şey yok.
RÜYADA PARA VEREN
Hocanın kadılığı zamanında adamın biri mahkemeye bir adam getirip:
— Hocam bu adam rüyamda benden zorla yirmi akçe aldı, fakat şimdi istiyorum vermiyor. Ben de mahkemeye getirdim. Benim hakkımı bu adamdan al, der.
Hoca şikâyet edilen adama:
— Ver bakalım yirmi akçe, der.
Adam çaresiz çıkarır verir. Hoca alır eline parayı, avucunun içinde şıkırdatmaya başlar. Daha sonra da davacıya dönüp şöyle der:
— Duydun değil mi paraların şıkırtısını? Rüyada para veren uyandıktan sonra ancak onun şıkırtısını alır.
Adam hocanın bu kararına itiraz edemez. Nasreddin hoca da parayı aldığı adama geri verir.
Yorumlar
Yorum Gönder