MEHMET AKİF ERSOY
MEHMET AKİF ERSOY
İstiklal Marşı şairi İstanbul (Fatih 1873–1936) Babası fatih Müderrislerinden İpekli Hoca diye tanınan Mehmet Tahir Efendi'ydi.Oğlunu iyi bir dini eğitimle yetiştirdi. Arapça,Farsça,Fransızca öğrendi.Babasının ölümü üzerine Halkalıdaki Baytar yüksek okuluna yatılı olarak yazıldı ve birincilikle bitirdi.Ertesi yıl şiir yayımına başladı.Ziraat Nezareti Umur-i Baytarriye Müdüriyeti’nde görevliyken denetim sorumluluğuyla değişik geziler yaptı.1898 de Serveti Fünun dergisinde bir dizi yazısı çıktıysa da 1900 sonrasında herkes gibi o da yayın hayatından uzaklaştı.İkinci Meşrutiyetten sonra İttihat ve terakki cemiyetine girdi. İÜ (Darülfünun) da edebiyat müderrisliğine atandı.Sırat-ı müstakim (1908),sekizinci ciltten sonraki adıyla Sebilü'r Reşat (1912) dergilerinin başyazarlığını yaptı.İslam birliğini amaçlayan düşüncelerini nazımla da dile getirdi.Şiirlerinde dile getirdiği inancı Süleymaniye Kürsüsünde (1912),Hakkın Sesleri (1913),camii vaazlarında da yaymayı amaç edindi.Bir geziyle Mısır ve Medine yi gördü.Yeni oluşan Ulusçuluk akımına ümmetçilik fikirleri ile karşı çıktı.Kitabında İslam ülkelerinin geri kalmaktan ve tembellikten kurtulması gibi dileklerini dile getirdi.
Almanya'nın davetlisi olarak yaptığı Avrupa gezisi iki uzak dünyanın karşılaştırması açısından önemlidir.Bu düşüncelerini kitabında şiirlerle açıkladı.Yenilgimizle biten savaş sonucunda Yunan işgaline karşı direnen Ayvalık cephesinin coşkusuyla Balıkesir ve yöresinde vaazlar verdi.1920 Mayısında Burdur Mebusu olarak Birinci Millet Meclisine katıldı.Vaazları bastırılıp yayıldı.Ödül almama şartıyla yazmayı kabul ettiği İstiklal Marşı (2 Mart 1921) Meclis'in 25 Mart 1921 tarihli toplantısında Milli Marş kabul edildi.İslam Birliği ülküsüne uzak düşen ulusçu eylemler karşısında kırgınlıklar duydu.Zaman zaman gittiği Mısır'ı Abbas Halim Paşa'nın konuğu olmayı kabul etti.Önceleri sözleşmeyle kabul ettiği Kur'an çevrisini bitirmedi.Kahire'de öğretim görevleri aldı ailesini de yanına getirdi.Sebilü'r-Reşat’ta aralıklarla tefrika ettiği (1919–1923) uzun şiiri Asım'ı bastırdı.Yurt özlemi yalnızlık,kırılmış umutlar,ulaşılmamış ülküler Mehmet Akif'i o kadar yormuş bezdirmiş olmalı ki 1926–1930 arasında yalnız üç kıta yazdığı söylenir.Ömrünün son aşamasında son eser kalıntılarını bir araya getirdi.Gölgeler(1933) tüm eserleri damadı Ömer Rıza Doğrul tarafından kitap haline getirildi.(Safahat 1943) Karaciğer hastalığı çare arayışlar ve yurda dönüşün ardından ancak bir kaç ay yaşayabildi.Mezarı Edirnekapı şehitliğindedir.
Akif fikri yönden İslamcıdır.Hakka ve hukuka bağlıdır.Şiirlerin konusunu toplum hayatından günlük hayattan seçerek İslamcı görüşü benimsetmeye çalıştı.Toplumun kurtuluşunu Batı'nın bilim ve tekniğinden arayan Tevfik Fikret’le çatıştı.Lirik ve Didaktik şiiriyle din ,ahlak ve vatan konularını işlemiştir.
l.Dünya Savaşı'nda destanlar yaratan Balkan Bozgununa uğrayan nesilden çok daha güçlü bir nesildir.Tabii bu da İslam Dünyası'nın son ve sağlam dayanağı olan Türkiye Türklüğündür.Panislamizm’in yıkılmaz bir neferidir.Lirizmi enginlere açılır.Epizmi göklere çıkarır.milliliği en son ocağa kadar uzanır.
Türk Aruzu'nun en büyük ustalarındandır.Tutucu çevresinin,dinsel dünya görüşünün,islami etkilerin ve İslam birliği'ne bağlanmış olmasının iz ve etkilerini sonuna kadar taşıdı."Türk Arap'sız yaşayamaz,kim ki yaşar der delidir/Arap'ın Türk ise hem sağ kolu hem sağ elidir." düşüncesinden ayrılmadı.Gerçekçi gözlemleriyle pek çok güncel olayı ustaca şiirine taşıdı.Kıta’ları dışında süreklilik düz kafiye kullanarak halk diliyle yazdı.Akif:eseri ve yaşamındaki vazgeçmez ülkücülük ,Türk İslam karakter özü,ömrünü bağladığı inancın ardından ısrarla yürümesi, mücadelelere zamanında katılması yüzünden (Milli Marş Şairi olması) ayrıcalıklı bir yer kazandı.Ulusunun sevgi ve saygısında yüceldi.
İstiklal Marşı şairi İstanbul (Fatih 1873–1936) Babası fatih Müderrislerinden İpekli Hoca diye tanınan Mehmet Tahir Efendi'ydi.Oğlunu iyi bir dini eğitimle yetiştirdi. Arapça,Farsça,Fransızca öğrendi.Babasının ölümü üzerine Halkalıdaki Baytar yüksek okuluna yatılı olarak yazıldı ve birincilikle bitirdi.Ertesi yıl şiir yayımına başladı.Ziraat Nezareti Umur-i Baytarriye Müdüriyeti’nde görevliyken denetim sorumluluğuyla değişik geziler yaptı.1898 de Serveti Fünun dergisinde bir dizi yazısı çıktıysa da 1900 sonrasında herkes gibi o da yayın hayatından uzaklaştı.İkinci Meşrutiyetten sonra İttihat ve terakki cemiyetine girdi. İÜ (Darülfünun) da edebiyat müderrisliğine atandı.Sırat-ı müstakim (1908),sekizinci ciltten sonraki adıyla Sebilü'r Reşat (1912) dergilerinin başyazarlığını yaptı.İslam birliğini amaçlayan düşüncelerini nazımla da dile getirdi.Şiirlerinde dile getirdiği inancı Süleymaniye Kürsüsünde (1912),Hakkın Sesleri (1913),camii vaazlarında da yaymayı amaç edindi.Bir geziyle Mısır ve Medine yi gördü.Yeni oluşan Ulusçuluk akımına ümmetçilik fikirleri ile karşı çıktı.Kitabında İslam ülkelerinin geri kalmaktan ve tembellikten kurtulması gibi dileklerini dile getirdi.
Almanya'nın davetlisi olarak yaptığı Avrupa gezisi iki uzak dünyanın karşılaştırması açısından önemlidir.Bu düşüncelerini kitabında şiirlerle açıkladı.Yenilgimizle biten savaş sonucunda Yunan işgaline karşı direnen Ayvalık cephesinin coşkusuyla Balıkesir ve yöresinde vaazlar verdi.1920 Mayısında Burdur Mebusu olarak Birinci Millet Meclisine katıldı.Vaazları bastırılıp yayıldı.Ödül almama şartıyla yazmayı kabul ettiği İstiklal Marşı (2 Mart 1921) Meclis'in 25 Mart 1921 tarihli toplantısında Milli Marş kabul edildi.İslam Birliği ülküsüne uzak düşen ulusçu eylemler karşısında kırgınlıklar duydu.Zaman zaman gittiği Mısır'ı Abbas Halim Paşa'nın konuğu olmayı kabul etti.Önceleri sözleşmeyle kabul ettiği Kur'an çevrisini bitirmedi.Kahire'de öğretim görevleri aldı ailesini de yanına getirdi.Sebilü'r-Reşat’ta aralıklarla tefrika ettiği (1919–1923) uzun şiiri Asım'ı bastırdı.Yurt özlemi yalnızlık,kırılmış umutlar,ulaşılmamış ülküler Mehmet Akif'i o kadar yormuş bezdirmiş olmalı ki 1926–1930 arasında yalnız üç kıta yazdığı söylenir.Ömrünün son aşamasında son eser kalıntılarını bir araya getirdi.Gölgeler(1933) tüm eserleri damadı Ömer Rıza Doğrul tarafından kitap haline getirildi.(Safahat 1943) Karaciğer hastalığı çare arayışlar ve yurda dönüşün ardından ancak bir kaç ay yaşayabildi.Mezarı Edirnekapı şehitliğindedir.
Akif fikri yönden İslamcıdır.Hakka ve hukuka bağlıdır.Şiirlerin konusunu toplum hayatından günlük hayattan seçerek İslamcı görüşü benimsetmeye çalıştı.Toplumun kurtuluşunu Batı'nın bilim ve tekniğinden arayan Tevfik Fikret’le çatıştı.Lirik ve Didaktik şiiriyle din ,ahlak ve vatan konularını işlemiştir.
l.Dünya Savaşı'nda destanlar yaratan Balkan Bozgununa uğrayan nesilden çok daha güçlü bir nesildir.Tabii bu da İslam Dünyası'nın son ve sağlam dayanağı olan Türkiye Türklüğündür.Panislamizm’in yıkılmaz bir neferidir.Lirizmi enginlere açılır.Epizmi göklere çıkarır.milliliği en son ocağa kadar uzanır.
Türk Aruzu'nun en büyük ustalarındandır.Tutucu çevresinin,dinsel dünya görüşünün,islami etkilerin ve İslam birliği'ne bağlanmış olmasının iz ve etkilerini sonuna kadar taşıdı."Türk Arap'sız yaşayamaz,kim ki yaşar der delidir/Arap'ın Türk ise hem sağ kolu hem sağ elidir." düşüncesinden ayrılmadı.Gerçekçi gözlemleriyle pek çok güncel olayı ustaca şiirine taşıdı.Kıta’ları dışında süreklilik düz kafiye kullanarak halk diliyle yazdı.Akif:eseri ve yaşamındaki vazgeçmez ülkücülük ,Türk İslam karakter özü,ömrünü bağladığı inancın ardından ısrarla yürümesi, mücadelelere zamanında katılması yüzünden (Milli Marş Şairi olması) ayrıcalıklı bir yer kazandı.Ulusunun sevgi ve saygısında yüceldi.
Yorumlar
Yorum Gönder