SAİDİ NURSİ
SAİDİ NURSİ
Nurculuğun kurucusudur. Said-i Kürdi ve
Bediüzzaman gibi adlarla da anılır. Doğduğu yerde okuma yazma öğrendikten sonra
kendi kendini yetiştirdi. Bir süre yöredeki bazı medreselere devam ettikten
sonra İstanbul'a gitti, ancak öğrenimini tamamlayamadı. İttihad-ı Muhammedi
Cemiyeti'nin kuruluşunda rol oynadı. Tanin, Mizan, Serbesti, İkdam, Şark ve
Kürdistan, Volkan gibi gazete ve dergilerde yazılar yayımladı, vaazlar verdi.
31 Mart Olayı'ndan sonra Isparta'ya sürüldü. Birinci Dünya Savaşı'ndan önce
Van'a giderek Şeyh Sait Ayaklanması'na katıldı (1925). İstiklal Mahkemesi’nce
suçlu görülerek sürgün cezasına çarptırıldı. Bu arada yazdığı risalelerden
ötürü birkaç kez tutuklandı ve hüküm giydi. 1950'den sonra daha rahat hareket
ederek görüşlerini yaymaya çalıştı. Dönemin iktidarıyla da yakın ilişkiler
kurdu.
Said'i Nursi'ye göre tek gerçek devlet,
şeriat devleti, tek gerçek yasa Kuran’dır. Bunları uygulamayan bir toplum
yönetimi geçersizdir, yanlış yoldadır. İslam dininin öngördüğü biçimde yaşamak,
giyinmek ve davranmak gereklidir. Kadın erkek eşitliği, kadınların devlet
dairelerinden görevlendirilmeleri, çarşafsız dolaşmaları din bakımından
yasaktır, suçtur. Cumhuriyet ile beraber gelen yenilikler dinden kopmadır.
Şeriattan ayrılmadır. Bu görüşleri savunan Nurculuk, Cumhuriyet döneminin en
etkin İslamcı akımı olarak varlığını günümüzde de sürdürmektedir. Said'i
Nursi'nin sayısı 150'yi bulan yayınlarına topluca Risale-i Nur adı verilir.
Yorumlar
Yorum Gönder