SELAHATTİN EYYUBİ

SELAHATTİN EYYUBİ
Eyyübiler devletinin kurucusu.(Ira Tekrit 1138-Şam 1193 Babası Azerbaycan'ın duvin (Dvin) kenti halkından Necmettin Eyyüp'tur.Eyyüp Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlı olarak Musul'da egemenlik süren zenginlerin hizmetine girince ,Salahattin Eyübi'de burada subay olarak yetişti. Baalbek Valisi oldu.Bölgesel savaşlara katıldı.1154'te babası Şam  Valisi olunca o da Şam'a geldi.Burada Haçlı istilası sorunuyla ilgilendi.Bu amaçla açılan birçok küçük  savaşa katıldı.Başarılı bir komutan olarak ilk kez 1162 deki Mısır seferinde kendini gösterdi.İki yıl kaldığı Mısır'da bu süre boyunca amcası Şirkuh ile birlikte hem Fatımi güçleriyle hem de bu bölgeye yönelen Kudüs Haçlı Kralı l.Amaury'e karşı savaştı.Bilbis'de sağlam bir savunma noktası kurmayı başardı.1164 te Şirkuh ile Suriye'ye döndü.1167 de ll.1168 de lll. Mısır seferlerine amcası Şirkuh ile birlikte katıldı.2 Ocak 1169 da yapılan savaşta Haçlılar'ı bozguna uğrattı ve Mısır'dan çekilmek zorunda bıraktı.Kısa bir süre sonra Haçlılar ile işbirliği yapan Fatimi Veziri Şaver'i öldürttü. Fatimi halifesi onu Mısır vezirliğine atadı,o aynı zamanda Musul Atabeyliği'nin de Suriye emiri oldu.Mısır yönetimine el koyduktan sonra acımasız ancak kalıcı önlemler aldı.Mısır'da Şiiliği yasaklayarak Şafiliği resmi mezhep ilan etti.1172 de anlaşamadığı Fatimi halifesinin yetkisel varlığını sona erdiren bir girişimde bulundu.Cuma Hutbelerinin Abbasi Halifesi El Mustezi adına okunmasını buyurdu.Aynı dönemde Fatimi halifesi El Adid ortadan kayboldu.Nurettin Zengi'nin ölümü üzerine Selahattin Eyyübi Mısır'a tamamen hâkim oldu.Ancak Zenginlerle olan bağların kopması Eyyübi devletinin Türk kimliğinden uzaklaşarak hızla Araplaşması sonucu getirdi.

Mısır ardından çevre ülkelerinde egemenliği altına alan Selahattin Eyyübi Dünyanın En güçlü devletlerinden birinin hükümdarı oldu.Sultan sanını hiç kullanmadı.Sürekli güçlenmesi Avrupa devletleri Kudüs’teki Fak krallığının Müslümanlarca geri alınacağı korkusu ile gönderdikleri yardımlar bozguna uğratıldı. 1182 de Mısır'dan ayrılarak Suriye ve Filistin'e yerleşti ve bu dönemde Haçlılarla savaştı.Bölgedeki Hıristiyan unsurların birleşip ortak bir güç oluşturarak Taberi’ye kuşatması ve Hattin'deki meydan savaşları Selahattin Eyyübinin zaferiyle sonuçlandı.1187 de Kudüs'ü fethetti.Bu olay Hem müslüman hem de Avrupa'daki Katolik çevrelerde geniş yankı buldu.Anlayışı gereği ve siyasi  düşüncelerle yöredeki Hıristiyan unsurlara son derece hoşgörülü davrandı. Mescid-i Aksa'yı onarttı.118 de Lazkiye,Cebele,Sahyun,Sermin ve Burzu'yu ele geçirdi.Ele geçirmesini düşündüğü yerlerin tamamını aldı.Kudüs'ün yitirilişi Avrupa'da çok etkili oldu. Önce Papa VII. Gregorius'un, onun ölümünden sonra da III.Clementius'un ısrarlı girişimleri ve kutsal savaş çağrıları sonucu birbirine düşman Fransa ile İngiltere'nin bile anlaşması sağlandı ve Üçüncü Haçlı Seferi başlamış oldu. Bu bağlaşmaya Almanya, Sicilya ve birçok feodal prenslik de katıldı. Kudüs için Avrupa'dan harekete geçen Haçlı Orduları değişik yollardan Ortadoğu'ya ve Mısır'a yöneldiler. Alman İmparatoru I.Friedrich, Salahattin Eyyubi'den Kudüs'ü geri vermesini istedi. Akka, Haçlı Orduları'nca kuşatıldı(1189). Karada ve denizde savaşlar oldu. Haçlılar silah ve asker gücü bakımından üstün durumdaydılar. Buna karşılık Sabahattin’in askerleri uzun savaşlardan dolayı yorgun düşmüşlerdi. Ancak Haçlılar kendi aralarında geçinemiyorlardı. Fransa Kralı Philippe ve İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard rekabet içindeydiler. Savaş denizde ve karada aylarca sürdü. Salahattin Eyyubi halife aracılığıyla öteki İslam ülkelerinden yardım istediyse de bir sonuç alamadı. İngiltere kralı I.Richard, önemli bir iki kaleyi ele geçirirken Salahattin Eyyubi de stratejik Remle Kalesi’ni yıktırdı. Bundan sonra iki taraf barış görüşmelerine başladı. Hıristiyanların esas koşulu Kudüs'ün Müslümanlarca boşaltılması ve büyük haçın yeniden yerine konmasıydı. Önceleri görüşmeler çıkmaza girdiyse de Sabahattin’in kardeşi el-Adil'în girişimlerinden sonra, Ağustos 1192'de barış imzalanabildi. Buna göre Remle, Eyyubilerle Haçlılar arasında bölüşülürken Hıristiyanların silahsız olarak Kudüs'teki kutsal yerleri ziyaret etmelerine izin verildi. Hıristiyanların tüm çabalarına karşın Filistin'in büyük bir bölümü Salahattin'in elinde kaldı. Filistin ile Mısır arasındaki bağlantı güvenlik altına alındı. Salahattin ömrünün son aylarını barış içinde geçirdi. Kudüs'ün onarımıyla uğraştı. Şam'da dinlenmeye çekildi ve orada öldü. Salahattin'in kişiliğine ve izlediği siyasete yalnız İslam ülkelerinde değil, yıllarca savaştığı Hıristiyanlarca  da saygı duyuldu. Sorunları çok ve karışık bir bölgede barışı sağlamak için savaştı. Müslümanlığa içten bağlı bir hükümdar olarak din kurallarından ödün vermedi. Fatımiler döneminde Mısır halkına benimsetilmeye çalışılan Şiiliğin yerine Sünniliğin geçerli olmasına çaba harcandı. Bir savaşçı olarak yetiştirilmemesine karşın, zekası ve inancıyla  ordularının önemli zaferler kazanmasını sağladı. Tarihçilerin ortak yargısına göre o üstün bir savaşçı olmaktan çok eşsiz bir siyasetçi ve uzlaşmacıydı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BALTACI MEHMET PAŞA BALTAOĞLU SÜLEYMAN BEY

HOCA SADETTİN EFENDİ

ALPTİGİN ALP ER TUNGA