AHMET VEFİK PAŞA


AHMET VEFİK PAŞA

        
  Türk devlet adamı, yazar (İstanbul 1823- ay. y.1891)Mühendishanede öğretmenlik, Divan-ı Hümayun'da çevirmenlik, yapan Bulgarzade Yahya Efendi'nin torunu; Paris Elçiliği işgüderi, Ruhettin Efendi'nin oğludur. Mühendishane’i Berri Hümayun'da başlayan öğrenimini babasıyla birlikte gittiği Paris'te Saint Louis Lisesi'nde sürdürdü.(1834–1837) Meslek yaşamı Babıâli Tercüme odası’nda  başladı (1837).Dışişleri hizmetinde  çalıştı; Londra da elçilik kâtibi (1840–1842),Tahran (1851–1855) ve Paris'te (1861–1862) büyükelçi olarak bulundu. Dışişleri hizmetinde çeşitli tarihler de Sırbistan, memleketeyn,(Eflak Boğdan ) .İran Irak sınırının denetlenmesi, Macaristan göçmenleri gibi sorunları eşle almakla görevlendirildi. Zaman  zaman Meclisi valayı ahkâmı adliyede (1855,1858,1861,1863) görev aldı. Edirne (1877),Bursa (1879–1881) valiliklerinde, Deavi nezaretinde (1857) Evkaf-ı Hümayun nezareti'nde (1861),İki kez Maarif Nezareti'nde (1878) bulundu sadaret müsteşarı oldu(1872),iki kez Başbakanlık (içişleri Bakanlığı da üzerinde olarak (1878) üç gün süreyle 1882 yaptı. Birinci meşrutiyetin ilanı üzerine toplanan ve kısa süre sonra kapatılan Mebusan Meclisi'nin başkanıydı(1878)Haksızlığa sert tepki gösteren kişiliği, sabırsız davranışları, atandığı görevlerden sık sık alınmasına yol açıyordu. Yaşamının son dönemide bu nitelikleri yüzünden resmi görevden uzak geçti. Asıl önemli etkinliği tarih, dil, tiyatro alanlarında görüldü. Darülfünunda tarih felsefesi okuttu. Fezleke-i tarih-i Osmanî (1869) adlı kitabı uzun süre okullarda okutuldu. Ebulgazi Bahadır Han 'ın Şecere-i Türk'ünü Çağatay Lehçesinden Osmanlı Türkçesi'ne çevirerek yayımladı.(1864),Lehçe-i Osmanî (1876) adlı sözlüğü, Anadolu Türkçesi'ni konu edinen zengin bir derlemedir. 


Bu yapıtında Oğuzlar, Selçuklular ve Osmanlıların hakkında ileri sürdüğü görüşleriyle XX. yy. başında gelişecek Türk Ulusçuluğunun  öncülerinden sayılır.
         Batı kültürünü küçük yaşta tanımaya başlamış, bu kültürün kaynaklarından olan bazı klasik yapıtlarından olan bazı klasik yapıtları Türkçeye çevrilmişti: Victor Hugo 'dan Hernani, Voltaire’den hikâye-i hikemiye-i Mikromega (1872),Fenelon'dan Telemak (1822),Lesage'dan Gil Blas Santillani'nin sergüzeşti (1887) .Ancak asıl büyük başarısı Moliere'dan yaptığı çevrilerdedir. Bursa Valiliği sırasında yaptırdığı tiyatroda Tomas Fasulyeci'yan topluluğunun bu çevrileri sahnelemesine önayak oldu.
          Moliere çevirilerinden bazıları düzyazıyladır. İnfial-i aşk, Don civani, dudukuşları, Bazıları duraksız10 heceli vezinledir. Tartüf, Adamcıl, Okumuş Kadınlar, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi, Savruk, Yaratıcı bir ustalıkla yerli yaşama uyarlayarak çevirdikleri ise şudur; Zor nikâhı, Tabib-i Aşk, Zoraki Tabbi, Dekbazlık, Merakî, Konuları canlandırılan aile ilişkileri bakımından Müslüman Türk toplumuyla bağdaşmayacak bazı güldürüleri de Osmanlı azınlıklarından oyun kişileri çevresinde uyarladı. Azarya, Yorgaki Dandini, bütün bu eserler halkın konuştuğu Türkçeden kaynaklanan yerli sahne dilinin oluşmasın katkıda bulunmasıyla, uyarlamalarda ise XlX. yy Osmanlı toplum yaşamını canlandırmasıyla büyük bir değer taşır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İMAMI AZAM EBU HANİFE İMAMI BUHARİ

HOCA SADETTİN EFENDİ

BURAK REİS